kendin için nefes almak sadece, başka kimseye ihtiyaç duymadan, sadece kendin için aynaya bakmak bugün. kendin için taraman saçlarını. bir başkası ne der endişesiyle yaşamamak ve bunları düşünerek yaşlanmamak.
istediğim herşeyi yaptım diyebildiğin, özgürüm evet diye bağırabildiğin, sonunu düşünmeden, ya keşke dersem diye düşünmeden sevdiğin, aşık olduğun...
hiç bir gülümsemenin sahte olmadığı, hiç bir sözün söz almak için verilmediği ve sözlerin silinmediği. istediğinde ellerinle boyayabileceğin bir gökyüzüne sahip olduğun, çocukların asla ağlamayı bilmediği, büyüdükçe daha çocuklaştığın, kavganın dövüşün olduğu ama kimsenin yara almadığı, çıkarın, benciliğin, ihanetin, iki yüzlünün tek yüzünün hiç doğmamış olduğu...
gidersem yalnız kalırmıyım? endişesiyle haraket etmeden evet gidiyorum diyebildiğin. en çok kendini sevdiğin, kendini sevdiğin için herkesle barıştığın, anlaştığın...
iki seçeneğin olmadığı, arada kalmadığın, seveni sevebildiğin ve bittiğinde bitti diyip gülümseyebildiğin güzel günleriniz için...
en sevdiğin meyve ağaçlarının olduğu bahçede, uyusan koynunda yıldızların, ve uyandığında ağacından dutlar yağsa üstüne. üstüne gitsen tüm korkuların. üst üste koysan tüm soruları ve yaksan tek tek.
belki açar kollarını o korktuğun adi karanlık, içine çeker seni sen tutunursun, dut ağaçlarına yapraklarını kopartarak, onu yakarak.
sevdiğini, sevdiğin için acıtarak.
o senin için karanlık, sen dut ağacı için karanlıksındır artık. her yeni gelen bağlanır bu zincire. biri yönetir, yönlendirir, atar ,satar ama öldürmez. herkes sevmek isterken, herkes yok eder bir başkasının aydınlık yanını. bu yüzden insanda yarı yarıyadır iyilik ve kötülük. sen ona verirsin o bir başkasına iyiliğini.
kimsenin iyiliğine ihtiyacım yok benim diyebildğin,
kimsenin karanlığı olmadan, kimsenin sırtına basmadan ve küçülmeden büyüyebildiğin bir dünya çiz. içinde asla karanlık olmasın.