25 Şubat 2011 Cuma

döngüsel sezgi ve ezgisel öküz

kesin karar verip bitti diyorum hatta tamam yeaaa bloguma bunu yazabilirim tamamen bitti çünkü yalan yok diyorum. yazıyorum. tüm herşeyi içimde kalbimde beynimde heryerimde bitiriorum. onun beni arama ihtimali yok, konuşma ihtimalimizde yok diyip tüm ümitlerimin ağzına sıçıp boktan bir uykuya dalıyorum. sabah mutlu uyanıyorum ve 1-2 haftadan beri nihayet nefes alabildim diyip teşekkür ediyorum dünyaya çiçeğe böceee
sonra noluo tamam yeaa kurtuldun kızım dediğim anda pat yine buluo beni... anlıyo unuttuğumu büyük bir aceleyle hemen kendimi hatırlatmalıyım diyo sanırım ya da gerçekten doğru tamamen ümidimiz kesilmeden olmuo olucak olan. ne zaman vazgeçsem o zaman oluyo. hoppallaaaa yani olmasın artık zaten ne değeri kalıo ne anlamı.

yok bu sefer üzülmüorum, çokta lulu yok efendim gidersen hiç üzülmem sen kimsin ki, yok ben hiç oturup bir erkek için ağlıcak, üzülücek yas tutucak biri değilim... gibi yalanlara, oyunlara girmedim.

direk dedimki;
sen beni öldürüosun herseferinde, yeter artık !
cevap: ölme, yapma
(mala bak ya ölme dio tam bir öküz sevmişim) sonra dedim ki
süper mario gibiyim ölüp ölüp devam ediyorum ve herseferinde marionun ateş toplarına değdiği anda ki müzik çınlıo beynimde zangır zangır. ( ne zaman kaybetsem, ezilsem , kötü bi bok olsa o sesi duyarım )

cevap: seni seviyorum
ben: seni seviyorum...

bi baktım pinokyomun burnu teee buralara kadar gelmiş.lan yoksa bu blogumumu okuo :S olabilir mi ?

okuyorsan gerizekalı: (orta parmak) dötüne girsin.

23 Şubat 2011 Çarşamba

tüh yine benim hatamdı özür dilerim my dear god

olabilir mi? gerçekten beni sevmiş, istemiş olabilir miydi?
ya gerçekse, ya hiç yalan söylemediyse...offf hayır yine norah jones çalıyo siktir kesin mesaj atıcam şimdi. atmasam! atıyım ya ne kaybederim ki?

(iç ses): mika ne zaman böyle desen kaybediyorsun ama.

(ben): kaybetmek bazen kazanmak olabilir mi? olabilir bence. o zaman deneyebilirim.

(iç ses): yine aynı şey olucak mika biliosun

(ben): peki ya olmassa (düşünen surat)

(iç ses): kaç kere denedin kızım kaç kere herseferinde aynı işte aynıııı

(ben): kes sesini kaç kere öldüm hatırlamıyorum bir kez daha ölsem nolur?

ne olurdu gerçekten. aynı kişiye kaç kere ölmüşüz ne önemi var ki,bitmişsin ne de olsa ona 3,4,5 ne fark eder ki.
karların istanbulun pis sokaklarını kapaması gibi içim. başka ölümlerle bir öncekini kapatmak.hani ölürüm de bi önceki kadar acıtmaz. belki mutlu ölürüm bu sefer olamaz mı ?

şimdi üzerime giydiğim hiçbir kimlik uymuyor bana. çünkü hata yapmak üzereyim.hata yapmak üzere olan birinin suratını gördünüz mü hiç.ben onu aynamda gördüm. tehlikeliydi bence. yapabilirdi heran çünkü. kendini öldüren biri başkasını öldürebilir miydi?

saat sabaha karşı 4 yada 5, içime sokağın sessizliğini çekerdim.tuhaf bir toprak kokusu, doya doya koklardım onu. üşümek güzel gelirdi, az sonra yatağıma girip ısınabilirdim.
annemle babam beni sofrada beklerdi, ben gitmezdim, daha sonra yiyebilirdim çünkü.
herşeyi yarına ertelerdim. hep bir yarın hep bir daha sonram vardı.
ama sen benim ertelenemezimdim.hemde hiçkimseyken, hiçbirşeyimken. eğer üşürsem ısıtamazdın beni, geç kalırsam beklemezdin belki. ben sana tüm mükemmelliğimi verdim.
ne kadar şanslısın ben bunu kendime bile vermedim.

(ben): evet bidaha norah dinlemicem ben kesin karar verdim.

3 gün sonra norah jones rain dinlerken...

(ben): yok yok bu böyle olmaz tek bi mesaj atıcam sonra aşkından geberiyorum dese bile cevap atmıcam.

(iç ses): nah atmıcaksın.

(ben): görürsün.

mesaj: seni çok özledim
cevap: nerdesin?
mesaj: ingilterede
cevap: ne zaman geliyosun istanbula?
mesaj: .....
cevap.....
mesaj....
cevap...

sora....

mesaj
mesaj
mesaj
mesaj

tek bir cevap.

bu aralar müsait değilim pek müsait olunca görüşürüz by.

(iç ses): götüne girsin mika iyi oldu sana.

(ben): yine haklı çıktın.tamam anladım beni sevmiyo.

(iç ses): bence de.


kafamın içindeki tüm sorular bir bir uçtu bi kaç gece içinde. yaşadıklarım, öğrendiklerim herşeyi yavaş yavaş ayıkladım. 'ama beni çok sevdi' demiyorum artık.işte bu benim hayatımdaki herşeyi düzeltti. bazen kaybetmek, kazanmakmış.
üst üste yapılmış hatalardı
boşa harcanan zaman ve emeklerdi
gereksiz üzüntülerdi belki
ama bana çok şey öğretti

çok sevdiğin birinden nefret etmeyi, ve nefret bile etmicek kadar önemsememyi
sükretmeyi, en baştan sevmeyi, sabretmeyi, unutmayı...v.s

artık istesemde ölmem, hiçbirşeyin acıtmaz beni.

teşekkürler büyüyorum sizinle...

16 Şubat 2011 Çarşamba

hey adam!

erkekler erkek midir? nedir erkeklik? tıpta erkek üreme organı diye adlandırılan, halk arasında pipi, penis, arkadaslar arasında minik kuş, bamya ya da patlıcak olarakta bilinen uzvunuz mu erkekliğiniz? çoğunuz değilsiniz artık.

şuçun bir kısmı bizim tabi, barzo, kıro ,maço diye diye yumuşacık yaptık sizi. oyun hamuru gibisiniz gerçekten. o ne öyle facebooktan hergün resim eklemeler bi böyle tripler resimlerde. erkek dedğin adamın 1 bilemedin 2 resmi olur. aşığım bakışları,manzaraya bakarak acılı lahmacun yemişçesine poz vermeler. erkek dediğin uğraşmaz böyle şeylerle,iplemez yani. hatta anlamaz öyle çok ilgilenmez çünkü. neden kadınlar gibi oldunuz siz? dedikodu yapan, ahuhuhahh fldkfnkn gibi aptal gülme şekilleriyle gülen, sürekli facede kim kiminle nerde takip eden, resim ekleyen, tripli tripli pozlar veren, ayyy kuzuuu hıh gibi sadece gaylere ve kızlara özgü olan cilveleri yapan, konuşurken ısmarlarsan gelirim cümlesini sözde erkekliğine yedirebilmiş, naz yapan, yavşak yavşak el şakaları yapan, kız gibi sırıtan gülen, hiç bir ağırlığı olmayan... sabaha kadar yazarım. nooldu size böyle yaa?

ben özür diliyorum kendi adıma erkek milletinden,bi anda çok yükleme yaptık çünkü.yok espirili olsun yok bebek yüzlü ama kadir inanır bakışlı olsun,maçolarsan nefret ederim,metroseksüel olmalı, mavi gözlü zenci olsun,gül alsın yok romantik olsun, bi yerleri büyük olsun, kibarlıktan kırılsın, ince olsun, narin olsun.al sana erkek... sonuç işte...

erkeklik bi yana da insanlığınızıda kaybediyosunuz. hani lisede ülkü ocaklarında asarım keserim ülkem için ölürüm diyenler. hani komşusunu,sınıf arkadasını bacısı olarak görenler. şimdi bacını götürseler. kadın erkek eşit oda sevişmeli onunda hakkı amaaa diyen bunu derken kaşı gözü başka oynayan cinsiyetsizler haline nasıl geldiniz?

aahhh ahhh hiç kibar değilsiniz, bu devirde ne savaşı sevişin, ne bacısı yaaa kıro bacı ne, kadın erkek eşit ooluum,sen sevişiosan tabiki kadınlarında hakkı, azcık ince ol ince diyen dilime osurabilme ihtimalim olsaydı bunu kesin yapardım.

not: kurunun yanında yanan yaşlar (üzgünüm) ve özür dilerim ve beni affedin ve hak verin öpücükler

15 Şubat 2011 Salı

çokta lulu

kendimi sevdiğim kadar sevebilsem karşımdakini
o kadar çok seviyorum ki kendimi, birinin beni sevmemesine tahammül edemiyoum. haklıyım bence. dostluğumu kaybedenlere acıyorum. dostum olanlar çok şanslı. kesinlikle eminim buna. eğer biri benim dostluğumu kaybetmişse o gerçekten kimsenin dostu olamaz. ne zaman biri kaybetse beni, ben daha çok büyürüm. daha fazla kaybetmesi için. hatırlar benim yardımseverliğimi, mutsuzken onu nasıl mutlu ediceğimi bildiğimi hatırlar, üstünü örterim, hastayken çorbada yaparım, tek yapamadığım kusmuk temizlemek. onu yapamam bak. beni sevmiyorsan eğer bu yüzden haklısın.
değerimi bilenler ne kadar şanslılar. kendimi kıskanıyorum. keşke benim gibi bir dostum olsa benim. ben çok iyi bir dost çok iyi bir arkadasım. yaptığım en iyi şey bu hatta.

biraz zeki olmak gerekio bunun için, kafayı çalıştırmak. açığını kapatmalısın çünkü, eksikliklerini bilip tamamlamalısın. su istermisin demeden su getirmelisin mesela, unutur bazen insan susadığını. paylaşmalısın işte ne biliyim öyle tek başına yaşamamalısın.

kıskanmamalısın, kıskandığında söyleyebilmelisin '' çıkar o elbiseyi çok güzel görünüosun benden güzel olma'' diyebilmelisin. ne düşünüyorsan yani.

ya da hepsini unut. tam tersi.
çokta lulu yaa ne halin varsa gör güler eğleniriz içer sıçarız o kadar. ne hastamı oldun, öyle ince giyinirsen olursun tabi. canın mı sıkılıo, hımmmm kitap oku...

demelisin ve keyfine bakmalısın...

kaybettin yahuuuuu acıyorum sana ve popomu dönüp uyuyorum.

13 Şubat 2011 Pazar

yabancı dualar

sevginin olmadığı hiçbir yere, duruma, aşka, arkadaslığa, dostluğa tahammülüm yok.
nebiliyim köşedeki bakkalı bile sevmeliyiz sanki.
sahip olduklarını sevmeli insan. biz hep sahip olamadıklarımızı sevdik.
kazandıklarımızdan çok kaybettiklerimizi düşündük. bu yüzden sevmeye vakit bulamadık, yaşamadık yani. deniz kenarında bir evimiz vardı.odamın penceresinden ayaklarımı sallandırırdım.ayaklarım suya değene kadar annem masallar anlatırdı bana. ah bi deyseydi ayaklarım o suya, bi büyüyebilseydim.
aynalar yandı yavaş yavaş, değiştik. ne zaman yalnız banyo yapmaya başladık deydi ayaklarımız tüm sulara. ama değeri kalmamıştı artık. aynı pencere aynı su aynı ev herşey aynı, benim gözlerimden başka. yanında ya işte tutsana. hayır uzanmalıyım önce, o kollarım kopmalı. ağlamalıyım belki belki yine kurmalıyım aynı cümleyi. ''kimse onun kadar yakmadı canımı'' her gidene söylenen sözler. tonlama farklı. bazen hıçkırarak bazen elini sokup içine kalbinden almaya çalışarak. bazen neden yandığını bilmeden, bazen hiç tanımadığın biri için. ama hep aynı.

önce avuçlarında bulursun onun titreyen ellerini, bakamaaz ya sana yanakları al al olur hani. anlarsın seni ne kadar istediğini. sen istediğin için keser saçlarını, sen gelmeden önce odasını toplar, gömleğini ütüler belki. göremessin ki senin için yaptıklarını. sen sadece sana yapılmayanı görürsün, sevgilerini değil nefretlerini hatırlarsın. ve ne zaman sevmese biri seni yaralanırsın, sevenleri unutarak, sevgilerini umursamayarak.

ayaklarım suya deymesin artık istemiyorum.

2 Şubat 2011 Çarşamba

aşk yok taktik var

sevmediğin tüm erkekler seni sevebilir tabi eğer istersen,
kadınlar bişekilde istedikleri erkeği elde ederler bıdı bıdısına girmiycem fakat bunun bir gerçek olduğu tartışılmaz.belki uzun sürer belki üzer ama sonunda her kadın istediğini bi şekilde alır.eğer ki alamadıysa ya çok salaktır ya da yeterince istemiştir.ben buna katılırım arkadas bu budur yani.

ama her oyunda kurallar vardır ve hileler. kopya çekmeden geçilmeyen sınavlar gibi düşünün. illa kestirme bir yol ufak bir şah mat hareketiyle erkeği tabiri caiz ise kafeslemek mümkün. tabiki bazı imkansızlıklar vardır. bunlar çok ekstrem durumlar evlidir,sevgilisi vardır...v.s zaten bunlar uzak durulması gereken erkekler sınıfına girerler.

eğer bir sevgiliniz varsa (uzun süredir sevgilisi olan biri olarak konuşuorum ki;) ve eğer sizinle eskisi kadar ilgilenmiyorsa ne biliyim eskiden 10 arayıp şimdi 3 arıyorsa endişelenmeyin lütfen. çünkü bu sizin birlikteliğinizin 3.ayına rastlar ve en çalkantılı dönemdir.normaldir tüm soğukluklar.tüm soğuk kanlılığınızı koruyarak üstüne gitmeyerek durumu kendi lehinize çevirebilirsiniz.bırakın aşk kendini sevginin kollarına bıraksın. bu dönemde yapılmaması gereken 3 şey;

asla neden beni aramıyorsun deme
kıskandırmak için kendini paralama komik duruma düşme olasığın çok yüksek
ve en önemlisi asla trip atma...

diyelimdi bu dönemi başarıyla atlattık,
6 ay geçmeden emin olmayınız bu bir dip not !!!

artık alışkanlıklar devreye girer sizden ayrılamayacağı beynine empoze edilmiştir.çünkü üşenir yeni birinin peşinden koşup tavlamaya.6 aydır malum onu baya bi yordunuz.( lütfen yorun)

cefayı çekiceksin ki sefasını süresin evreleri en zevkli evrelerdir.yan gel yat abi.kuaförede gitmesen, makyajda yapmasan hiiiç farketmez çünkü artık o sizden başkasını düşünemez.

hangi evrede olursan ol onunla konuşmaman gereken tek konu,
evlilik.bu konu asla bir bayan tarafından açılmamalı.rahat bırakın o dökülür zamanla.erkekler kadınlardan daha meraklı evlenmeye buna eminim.
o konuyu açtığındada büyük bir ustalıkla istemem yan cebime koy taktiği uygulanmalı. löpşş die atlanmamalı.

böyle yani arkadaşlar benden söylemesi yaşadım gördüm. kaybettiğiniz erkeği geri kazanma taktikleri için bir sonraki yazıyı bekleyiniz please

NOT: türk dil kurumu tarafından takip edilen bir platform değil burası istediğim imla hatasını yapar, istediğimide yazarım.gıcık olanlara da itinayla gıcık olurum. kasma oğlum yazarken koy gitsin nokta